şimdi yok olmak işten bile değildir gözlerinde
basit sözler söyleyerek bozmak istemiyorum bu anı
aradığım bulduğumun tesiriyle konuşmaktan caydı artık
tarifi olmayan hislerin eşiğinde
kopup gitmek üzere sözler vererek her nihayetinde günün
bir andı ve son bulmadı yaşadıktan sonra
gözlerim, gözler şahit oldu bu aydınlığa
bir kısmını cebime, raflara ve kalanını sandıklara
solgun bir yüzle ve iyice karışmış kıvrılmış yüzümle
kese kağıtlarının altına saklanacak kadar çirkin belki
onlarca sözümle bir güz günü kadar kalıcıydım kalabalıklarda
kollarım göğsümde kavuşmuş, aklım boşluklarda bozuşmuş
dolana dolana gezmek istemedim
kutlu bir nefes gibi içime çekecektim seni ama isliydin
gözlerinden damlayan yaşlara insan eli değmişti
boğazından dökülen kelimelerin ham hallerinden hallice sökün etmekken şikayetim
ezildim büzüldüm kırıldım incindim ve kendimden başka her şeye benzedim
şimdi karlı akşamlarda göğün aldığı hali tuvaline aktarmakla huzur bulan
bir boyacı kadar doldurdum kalbimi
tesellilerde umut ararken kendini yitiren ihtiyarlar kadar geçti gönlüm
sükuta ermek dururken neden haykırışları biledim?
pür pak kendinden azledilmiş olmak üzere bir yaşantıyla
temkinli bir cinayet seçmiştim
korkuların ecelin ardında kendilerine makul açıklamalar aradığı
sokranarak yola koyulan misafirin ev sahibine hayır dualar etmekte zorlandığı bir gecenin ertesinden
küllere dönüşen kağıtlardan ve hoyratça kendini boşlayan ağaçlardan
sonsuzluğa uçarak gitmeyi hayallerken yere çakılanlardan
yine bir gün dönümündeyiz ve yine sessizsin
şehrinin ışıkları kaçta sönüyor bilmiyorum
yolların üzerinde ayağının izi kaç kere silinip durdu sayabilseydim
artık beklemek yok artık pusmak yok şehrinin karanlığına
10325*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder