Seslendim, duydun
"Buna bir son ver!"
Koştun, yetişme ümidi taşımadan
bunun böyle olduğunu annesinin karnında ölen bir cenin bile
Daha hızlı koştun
Daha yüksek sesle bağırdım
"Artık dur! Bunu durdur!"
gidebileceğin yolların hepsinin sonunun hangi uçurumun dibine denk gelebileceğini
Şimdi bir zincirin boynundan kopuşu gibi kopuyorsun
Ellerinden dökülüyor taşıdığın umudun bütün katreleri
damla demekten hicab duydun zira bunun utanmaya değer bir muamma olduğunu
Artık durmak istemediğini söyledin
Duymak
Görmek
İncinerek tükettiğin onlarca nefesin çetelesini istedin
Bir kabre yaklaşarak ve kendin için bir çukur açarak teessüfler ettin
senden önce gidenlerin senden fazla bir hikayesinin olmadığını
Bu şiirin denk geldiği bir hüzün zerresi vardı
Her gün o yokuşu tırmanırken aklımda deli deli sorular
aklımı kurcalardı aklımı almak üzre aklıma pusu kurarlardı
Soldan sağa
Sağdan sola
Kalbimin içinde envai çeşit tıkırtılarla parmakları üstünde yürüyen bir ihtiyar yaşardı
her gün ömrünün son gününün geldiğini düşünerek gülümseyen gülümsedikçe ömrünün son gününün gelişini bayram gibi bekleyen
bir ihtiyar.
Sokuldukça dibime nefesini hissederdim kesik kesik
bittiğini sandığım bir hikayenin her gece ayrı bir versiyonunu yatağımda döne döne dinlerken
Uykusu gelirdi ihtiyarın
Tepemde neden burada böyle niçin artık nerden geldiğimi,
geleceğimi
gideceğimi
gittiğimi sorgularken ordan burdan sağdan soldan bir hüzün gönlümün avurduna oturur
avuçlarını açar yalvarırdı Yaradan'a.
Seslenirdi kuru bir dudakla
Tıknaz bir ağızla
Doymaz bir boğazla
Her gece niçin neden ve kimsenin bilmediği bu ihtiyara maruz kaldığımı
anlatsın isterdim birileri
bulsun isterdim anlatacak ve anlattığını anlayacağım bir dahi
Gecelerin ilerleyen zamanlarında ve artık zifiri karanlığın dibine ulaşan o renk tayfının buharlı kuyruğunun ucunda
gezinirdi biri
gözleri ne yeşil ne sarı ne de
Titrek bir lambadaki silinmez gülümsemesiyle orda öylece durur ve ihtiyarın
ihtiyacı olanın dinlenmek, çokça
dinlenmek ve anlaşılmak olduğunu söylerdi
Her gece ihtiyardan sonra beliren bu ela gözlü bahtiyar güleç kişi
ihtiyarın ihtiyaten dinlediğim hikayelerinin ardından
ilaç gibi gelirdi
Artık geceler ihtiyarı dinlemenin sıkılganlığından çok
Bahtiyarı bekleyişimin sancılı ve sabırsız tiktaklarına gebeydi
Yer gök
Çayır bayır ve timsal
Onu beklemekle güzelleşti ancak bir gün
Bahtiyar renk tayfıyla beraber ortadan
kayboluverdi
Durup boğazımda titreyen o duygunun orada kaldığını
nefesimi sineme dar ettiğini bile bile uzaklaşan sen
Koştukça uzaklaşan
Kovaladığımca kaçmayı kendine iş bilen renklerin heveslisi
Artık var ettiğin bu bekleyişi
Bir ziyana dönüştürmekten çok bir ödülle taçlandırman gerekmez miydi
Küçük harflerin iş bilir manidar duruşu ile
büyük harflerin netliği arasında bir mesafede
Tükendikçe tükettiğini görebilseydin
O ihtiyara ne gönül bağlayarak yoldaş olduğumu
onu dinlediğimi ve neredeyse tamamen anladığımı
tüm bu olan bitenin seninle başladığını ama bende tamam bulduğunu
Görebilseydin renk tahtının akıllara zarar veren hükümdarı
Günler onu beklemenin halimi berraklaştırdığı
yüzümü görenin halimi
halimi bilenin yüzümü gördüğü günlerin bir bir arttığı lakin
Onun gelmediği gecelerin ihtiyarın hikayelerini bambaşka kurgularla süslediği
İhtiyarın ara ara durarak benden de hikaye dinlemeyi arzu ettiği akıl almaz bir döngüye hapsetti kendini
Birlikte hem gerçeklerden hem de peri masallarından söz ettik
kabirlerden, ölmekten ve doğmanın üzerimize bıraktığı hem aciz bırakan hem de şanlı yükünden
zaman zaman gülerek ve gözlerime dolan özlemin buharından kendimize
Birbirimize şahitliğimizden
Birbirimizi anlamaktan ve dinlemekten mesut olduğumuz
İçremizde kor gibi olan velakin anlattıkça azalttığımızı gözlerimizle gördüğümüz neler ve neleri paylaştık
Görmedin, görmek istemedin yahut görevin
Bunları görmeden gidivermekti dedim
Dedim tuttum gönlüme işledim beklemekle sükun bulan bu anı
artık titremek varsa da bağırmak çığlıklar atarak yakınmak vurmak kırmak ve yüksünmek yoktu
O yaşlı bedenin sahibiyle yürüdüğümüz yollarda bulduklarımızı birbirimize değişmediğimiz ne çok
Artık beklemekle tüketmek arasında fark vardı
bir gece sen
gördüğünü renklere bulayan ve anlam verdiğin renklerle çıkıp geldin
Ben ve ihtiyar kalbimin köşesinde oturmuş
Duvarları yumruklayarak bendini delen bir gencin hazin öyküsünden kupleler paylaşıyorduk birbirimizle
Oturdun dibimize
Daha çok bana yakın ama uzak da durmadan ihtiyardan yana
O gecenin ardından hiç gitmedin ve böylece
geri dönmeye ihtiyaç da duymadın zira
Burdaydın
Her zaman olduğun gibi.
30aralık2024
sanırım senenin son şiiriydi.
dia(dilara.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder